Çoğu insan, hayatının bir döneminde kilo vermek ya da alabilmek hedefiyle diyet devresine girmiştir. Kilo almanın sebebi kolay şekilde, aldığımız kalori miktarının verdiğimizden çok olması olarak anlatılabilir. Peki, kilo verdiğimizde gövdeimizden yok olan yağlar nereye gider?
Kabak diyeti, yulaf diyeti, Dukan diyeti gibi kilo vermeye yönelik fazlası şüpheli diyet türü var. Diyetisyen ya da hekim yardımı almadan oluşturulan, tek bir besine ya da çok az yemeye dayalı şok diyetlerin, kilo vermekten ziyade sağlığımızı kötü etkilediği ise bir gerçek. Beslenmeyle alakalı eksper birinden yardım almadan oluşturulan diyetlerin fazlası yağ kayıbı yerine su ya da kas kayıbına namacıyla oluyor.
İhtiyacı olan bütün besinlerı alarak sıhhatli bir diyetle kilo veren insanlarda yakılan yağların nereye gittiği konusu ile alakalı ise aniden çok düşünce var. Kimimiz dışkı yolu ile atıldığını düşünürken kimimiz de aniden gövdeden çıkıp yok olacağını düşünüyor olabilir. Bilime göre kilo verme neticesinde yakılan yağların nereye gittiğini ise içeriğimizde derledik.
Öncelikle “yağ hücresi” nedir?
Metabolizmadan hormonlara kadar fazlası haldan mesul olan yağ hücreleri, tahmin edildiğinin aksine sayıları azalıp çoğalan hücreler değildir. Vücudumuzdaki yağ hücreleri buluğ dönemimize kadar gelişerek ardından sabit kalır. Yani kilo aldığımızda yağ hücresi sayımız artmaz, yalnızca hücrelerin kapasitesi artar.
Yağ dokumuzu ortaya getiren bu hücreler, derinin altında kalın ve koruyucu bir tabaka şeklinde yer alır. Aynı vakitte vücudumuzun, uzun süreli açlık gibi zor hallerde kas hücrelerimizden sonra kullandığı en büyük enerji depolarındandır.
Yediklerimiz, yağa nasıl dönüşüyor?
Özellikle son dönemlerde market raflarında sıkça karşılaştığımız ve eksperlerce zararlı bulunduğu söylenen bir ürün çeşidi çıktı: yağı azaltılmış olan light mamüller. ‘Light’ olarak adlandırılan besinler, yağı azaltılmış ya da yağsız olarak üretildiği amacıyla, halk arasında en büyük kilo alım sebebi olarak görülen yağları içermemesinden kaynaklı zayıflatma tesiri bulunduğu düşünülüyor. Pekala, light mamüller tüketerek aslında kilo vermek olası mü? Bu bozukluğun yanıtı hayır. Eğer bir insanın kilo almasını gerçekleştiren ya da kilo vermesini zorlaştıran bir hastalığı yoksa kilo almanın en büyük sebebi rafine yani tabiatta bulunmayan şeker ve nişastadan ortaya gelen besinler olarak görülüyor.
Yağdan kısarak oluşturulan diyetlerde, ilk başlarda kısa sürede kilo verilirken ardından bu hal gerektiğince yavaşlar. Diyet gerçeklştirmeyi bırakıp verdiğiniz kaloriyi aldığınız kaloriye eşitleyerek beslenmeye başladığınızda, verdiğiniz kiloları geri alırsınız. Hem de düşük yağlı beslendiğinizde, daha acele acıkırsınız. Bağırsak hareketleriniz de yavaşlayacağından ötürü kabız olma olsılığıniz artar.
Bağırsaklarınız doğrulusunda gövdee alındığı anda enerji amacıyla kullanılamayan her besinin, yağa dönüşme olsılığı vardır. Ancak tabii ki birtakım yiyeceklerin yağa dönüşme olsılığı daha çokdır. Mesela asitli içecekler ya da paketli bisküviler gibi besinlerde olan rafine şeker, sindirim süreci neticesi karaciğerinize ulaştığında şayet sıra dışı bir enerji gereksinimi yoksa şekeri yağa dönüştürecektir. Tam tahıllı ekmek gibi karmaşık karbonhidrat sahibi olan besinler, sıhhatli olarak sınıflandırılsa da gereğinden çok tüketildiği taktirde enerji olarak kullanılamaz ve karaciğer doğrulusunda şeker, yağa dönüştürülür.
Nasıl kilo alırız ya da veririz?
Hazır besin endüstrisinin süratle yükselmesinden ötürü dünya çapında en süregelen görülen sıhhat problemlemlerinden biri obezite halina gelmiştir. Birçok süreğen hastalığı da yanında getiren obezite sorunu amacıyla tedavi gören bir sürü insan ve yürütülen çok sayıda tetkik var.
Obezite haricinde de çoklıkla göz ardı edilen, moda gibi sektörlerin insanları özendirdiği aşırı zayıflık hali da insan sağlığı üstünde olumsuz etkilere sahip. Boy ve kilo seviyesine göre hesaplanan gövde kitle indeksi neticesi zayıf ya da aşırı zayıf çıkan insanlarda kilo alımı en çok protein miktarına göre belirlenir. Yeterli protein alımı ile birlikte kas kütlesinin de arttırılması, sıhhatli şekilde kilo almayı sağlayabilir.
Her ne kadar kolay kilo almayı gerçekleştiren besinler olarak da görülse de hem kilo alırken hem de kilo verirken paketlenmiş hazır besinlerın tüketiminden kaçınmalıyız. Bu tür besinler sıhhatsız kilo alımına ve yalnızca çevresel yağlanmaya sebep olabilir. Bunun dışında kilo alırken ya da verirken kesinlikle egzersize de yer vermeliyiz. Fiziksel etkinlik de çevresel yağlanmayı engel olarak gövdein şekilsiz değişmesine engel olur.
Peki, gövdede yakılan yağlar nereye gidiyor?
Sağlıklı şekilde oluşturulan diyetler neticesi verdiği yağların nereye gittiği konusu, fazlası bireyin bir defa da olsa aklına gelmiştir. Bir bilim insanı olan Ruben Meerman’ın da aklına bu soru düşmüş olacak ki, 15 kilo verdikten sonra, yakılan yağların nereye gittiği konusu ile alakalı incelemeler yapmaya başlamıştır.
Araştırmaları neticesi, yağ yakma sürecindeki fazlası yan ürünün solunum ile birlikte atıldığını keşfetmiştir. %84 gibi büyük bir oranla karbondioksite dönüşerek akciğerler doğrulusunda atılan yağlar aynı vakitte suya dönüşerek ter, idrar, soluk gibi vücut sıvılarıyla da atılabilir. Kısacası akciğerler, kilo vermede asli organ sayılabilir.