Kızıl Gezegen Mars’ın geçmişte göllerle ve ırmaklerle dolu, ‘yaşanabilir’ bir gezegen bulunduğunu ön görü ediyoruz. Ancak bir noktada işler yolunda gitmemiş ve bu bereketli gezegen çorak bir pas yığınına dönüşmüş. Bilim insanlarının bu durumun namacıylaine yönelik değişik açıklamaları var…
Güneş Sistemimizdeki gezegenler arasından ilgimizi en çok çeken ve Dünya’ya en çok benzeyen gezegen Mars. Şimdilerde toz fırtınalarının tutsak aldığı, çorak bir gezegen olsa da, bunun her vakit bu tür olmadığını biliyoruz.
Yaklaşık 4,6 milyar sene evvelce meydana gelen Mars’ın, geçmişte göllere, ırmaklere sahip bulunduğu düşünülüyor. Bu bulguyu bize veren ise gezegenin yüzeyinde tespit edilen kurumuş göl ve ırmak yatakları, tortul kayalar ve geride bıraktığımız senelerde NASA’nın keşfettiği buz altı su kütleleri. Bütün bu bilgiler, Mars’ın geçmişte bereketli ve yaşanabilir bir gezegen olmuş olabileceğine işaret ediyor.
Çok mühim ve cevapsız bir soru var: ne oldu da Mars’taki bütün su kaynakları yok oldu?
Mars’taki bu dramatik değişiklığın 3,5 milyar sene evvelce gerçekleştiği hesaplanıyor. Yani Kızıl Gezegen, oluşumundan bir milyar sene sonra kurak ve çorak bir gezegene dönüşmüştü. Ancak değişimin yanında getirdiği en mühim soruya duruman daha net bir cevap verilemedi; Mars namacıyla yaşanabilir bir gezegenken aniden yaşanamaz bir yer durumuna geldi?
Bilim insanları uzun senelardır bu soruya bir cevap arıyorlar. Mars görevlerinden elde edilen bilgileri inceleyerek birtakım neticeler elde eden bilim insanları, şimdiye kadar net bir cevap veremeseler de birtakım alternatifler sunuldu.
Bu alternatiflerden birine göre Mars’ın yüzeyindeki suları meydana getiren iklim başlangıçta ılık ve yağışlıydı. Bu ılık iklim, lüzumlu yağış döngüsünün, bundan dolayı da gezegendeki suların oluşmasını destekledi. Ancak sonra, gezegendeki iklim soğudu ve yağışlar sona erdi. Haliyle de su kaynakları kurudu ve Mars giderek çorak bir gezegene dönüştü.
Bu seçeneğin kilit noktasındaki ‘gezegen namacıyla soğudu?’ sorusuna ise şimdiye kadar karbondioksit gösteriliyordu. Gezegenin atmosferindeki düşük karbondioksit miktarı sebebiyle sera gazı ttutsaki ile gezegenin ısısı atmosferde hapsedilememiş, bu türlikle de gezegen soğuyarak kurumuştu.
Yeni bir çalışma, karbondioksiti denklemden çıkardı
Bir takım bilim insanı doğrulusunda yürütülen ve geride bıraktığımız vakitlarda yayınlanan yeni bir tetkik ise karbondioksitin söz hususu ‘itici güç’ olmadığını meydana koydu. Mars iklimine yönelik pek çok simülasyon meydana getiren ve karbondioksit sayısını değiştirerek ttutsaki gözlemleyen ekip, karbondioksit sayısının değişmesinin neticesi değiştirmediğini gördüler.
Yani gerçekte Mars’taki suya ne bulunduğuna yönelik en genel kanılardan biri bu türlikle zayıflamış oldu. Araştırma ekibi, şu an amacıyla söz hususu değişkenin ne bulunduğunu, Mars’ı kurutan şeyin ne bulunduğunu tam olarak bilmediklerini ifade ediyorlar. Ancak NASA’nın Mars’ta devam eden görevlerinden elde edilebilecek birtakım bilgilerin bu suallere cevap olmasını umuyorlar.
Tek alternatif bu değil; Mars’ın sularının yok olmadığını, hâlâ gezegende gizli bulunduğunu ifade eden incelemeler da var
nsanlık olarak ‘yaşanabilir bir gezegenken yaşanamaz bir yere dönüşen’ herkezin bildiği tek gezegen Mars. Bu da Mars’la alakalı suallere pek çok değişik bilim insanının cevap aramasını sağlıyor. Haliyle meydana çok sayıda senaryo çıkıyor.
Mars’taki suya ne bulunduğuna yönelik bir başka ilgi çekici cevap ise Caltech’ten bir tetkik ekibinden geride bıraktığımız sene gelmişti. Bu tetkik da, Mars’taki bütün suyun atmosferden ‘kaçıp’ giderek kurumuş olmasının olası olmayacağına, zira gezegende derinliği 100 , 1500 metre arasında değişen ‘okyanus’ aynısı oluşumların bile bulunduğuna ilgi çekiyordu. Verdikleri alternatif cevap ise Mars’taki suyun gerçekte bir nevi hâlâ gezegende bulunduğu yönünde.
Peki bu nasıl olası olabilir?
Söz hususu tetkik, Mars’taki suyun atmosfer yolu ile da azaldığını reddetmiyor fakat tek başına yeterli olmayacağı düşüncesiyle yeni bilgilere yoğunlaşıyor. Buna göre Mars’ın yüzeyindeki su gezegendeki minerallere tutunuyor ve kuruyor.
Kayalar ile etkileşime giren su ve yaşanan kimyasal ayrışmalar, su sahibi olan killeri ve başka mineralleri oluşturuyor. Benzer bir proses Dünya’da da oluyor. Ancak Dünya, tektonik olarak aktif bulunduğundan, suyu ve başka molekülleri volkanik aktiviteler yolu ile atmosfere geri dönüştürüyor. Bununla birlikte, Mars, birtakım depremler ve volkanik hareketler olsa da Dünya gibi tektonik olarak aktif değil ve bu namacıylale, bir kez meydana gelen bu durum, suyun yine yüzeye dönmemesi sebebiyle kalıcı bir kuruluğa yol açıyor.
Bu çalışmaların hiçbiri şimdilik net cevaplar veremiyor
Mars’ta devam eden ve istikbal amacıyla plan edilen görevler, şimdilik net bir şekilde cevaplanamayan bu soruya ve daha pek çoğuna cevap arıyor. Genellikle önümüzdeki senelerde gerçekleşecek görevlerin, bize Dünya’ya çok benzeyen bu gezegenin başına neler yaklaştığını açıklayabileceği düşünülüyor.
Mars’a ne bulunduğunu kavramak namacıyla bu kadar mühim?
Bildiğiniz üzere, insanlığın cevap aradığı en büyük sorulardan biri de evrende yalnız olup olmadığımız. Üstünde hayat barındıracak kadar eli açık koşullara sahip olan ve bunu başardığını herkezin bildiği tek gezegen Dünya. Bilim insanları da, bir gezegenin hayata elverişli olması ihtimalinin ne kadar bulunduğunu ve evrende buna engel olan senaryoların neler bulunduğunu daha iyi kavramak amacıyla en yakınımızdaki numune olan Mars’ı değerlendiriyorlar.
Ayrıca bildiğiniz üzere Dünya da her geride bıraktığımız gün kendi su kaynaklarını kaybeden ve kurak bir geleceğe doğru giden bir gezegen. Bu sebeple de Mars’ın geçmişte yaşadıklarını daha iyi kavramak, Dünya’nın geleceğindeki kuraklık ve ‘ölüm’ senaryolarını daha iyi anlamamıza yardım edebilir. Böylece ‘istikbalte bizim gezegenimiz de bu tür mi olacak?’ gibi suallere daha rahat cevap verebiliriz…
Artık Mars deyince aklımıza gelen ilk isim olan Elon Musk, sadece bizi Kızıl Gezegen’e taşıyacak roketler üretmekle ilgilenmiyor. Musk aynı vakitte Mars’ın yinedan yaşanabilir bir gezegen durumuna getirilebileceğini de düşünüyor ve bu hususta vakit vakit ilginç açıklamalar yaparak çözüm önerileri sunuyor.
Bunlardan ilki ve bütün dünyada deprem ttutsaki yaratanı, birkaç sene evvelce önerdiği ‘Mars’a nükleer bomba atalım’ önerisiydi. Musk bu ‘deli öneriyi’ ”Bir gezegeni yaşanılabilir kılmak amacıyla biri yavaş, biri süratli metod biliyoruz şu an amacıyla. Yavaş olan teknikte gezegendeki sera gazları oranını kademe kademe ve yavaş şekilde artırarak bu gazların Mars’ın atmosferini kalınlaştırmasını ve sera ttutsaki ile gezegeni ısıtmasını bekliyoruz. İkinci ve süratli olan teknikte ise gezegenin kutuplarına birkaç nükleer bomba gönderiyoruz ki bunları da “SpaceX Falcon 9 Heavy” roketimizle taşıyabilirsiniz, eminim” şeklinde açıkladı.